Tuesday, March 28, 2017
Martin Van Bruinessenden Ağa Şeyh Devlet
Martin Van Bruinessenden Ağa Şeyh Devlet
Hollandal? akademisyen Prof. Dr. Martin Van Bruinessen (1946-)[1], özellikle Kürtler ve di?er Müslüman topluluklar üzerine yazd?klar?yla tan?nan önemli bir antropolog ve yazard?r.[2] Bruinessen, y?llard?r Utrecht Üniversitesi Modern Müslüman Toplumlar Kar??la?t?rmal? Çal??malar? bölümünde[3] Kürtçe ve Türkiye Politikas? üzerine ders vermektedir. 1974-1976 y?llar? aras?nda ?ran, Irak, Türkiye ve Suriye Kürtleri aras?nda saha ara?t?rmas? yapan Bruinessenin 1978 y?l?nda Utrecht Üniversitesine doktora tezi olarak sundu?u ve art?k Kürt Sorunu konusunda klasik bir eser kabul edilen A?a, ?eyh, Devlet[4], Agha, Shaikh, and State: The Social and Political Structures of Kurdistan[5] ad?yla ?ngilizce olarak da yay?nlanm?? çok önemli bir eserdir. Bu yaz?da, Bruinessenin Banu Yalkut taraf?ndan Türkçeye çevrilen ve ?leti?im Yay?nlar? taraf?ndan ilk kez 2003 y?l?nda bas?lan bu eseri özetlenecektir.
A?a, ?eyh, Devlet kitab?
Kitab?n giri? bölümünde, Bruinessen, bu kitab?n nas?l yaz?ld???na dair metodolojik ve biyografik aç?klamalar yapmaktad?r. Yazar?n Kürtlere olan merak?, ilk kez 1967 y?l?nda Ortado?uya yapt??? bir gezide geli?mi? ve 1974-1976 y?llar? aras?nda Kürtlerin yay?lm?? oldu?u dört ülkede (?ran, Irak, Suriye, Türkiye) yapt??? saha ara?t?rmas? sayesinde, Bruinessen, bu konuda birinci elden bilgi sahibi önemli ve yetkin bir akademisyen haline gelmi?tir. Kitapta, yazar, primordial (birincil, asli) ba?l?l?klar? temel alan bir yakla??m benimsemi?tir. Buna göre; ki?inin do?du?u yer, dini grup ve önderlere ba?l?l??? ve mensup oldu?u a?iret gibi konular ön plana ç?kar?lm??t?r. Bruinessene göre, bu yakla??m? benimsemesi do?ru bir tercihtir; zira Ortado?uda ve özellikle Kürtler aras?nda, bu tarz geleneksel ba?lar ve bunlar?n sosyal hayattaki etkileri çok güçlüdür.
Kitab?n birinci bölümü, Kürdistan ad? verilen co?rafi bölgeyi inceler. Osmanl? ?mparatorlu?u döneminde Türkler taraf?ndan da bu ?ekilde adland?r?lan bölge, Kürtlerin ya?ad??? Diyarbak?r eyaletinin asl?nda sadece bir k?sm?n? kaps?yordu. Benzer ?ekilde, ?randa Kordestan adl? eyalet de bu ülkede ya?ayan Kürt nüfusun yaln?zca üçte birini bar?nd?r?yordu. A?a??daki haritada gösterilen bölge, Kürtlerin yo?un olarak ya?ad?klar? co?rafyad?r. Bu haritan?n d???nda, Ermenistan, Azerbaycan ve Türkiyenin bat? bölgelerinde de yo?un Kürt nüfusu ya?amaktad?r Kürdistan, genel olarak geçit vermez da?larla kapl? bir bölgedir. Bu nedenle, Kürdistan co?rafyas?n? i?gal etmek ve kontrol alt?nda tutmak daima zor olmu?tur. Kürdistan?n k??lar? çok so?uktur; bölgedeki a?açlar halk taraf?ndan kesilir ve ?s?nmak için kullan?l?r. Bu nedenle, geçen yüzy?la kadar daha ormanl?k bir bölge olarak bilinen Kürdistan, ?imdilerde da?l?k ve çorak bir co?rafya olmu?tur. Kürdistan, ayr?ca s?k s?k depremlerin oldu?u riskli bir bölgedir. Hemen her sene, bu co?rafyada büyük bir deprem olur. Kürdistan?n ula??lmazl??? ve halk?n?n sava?a yatk?nl???, çevresinde kurulan imparatorluklarla aras?nda do?al bir s?n?r olu?turmu?tur. Bu nedenle, Kürdistana egemen olan güçler, daima s?n?rl? bir hâkimiyet kurabilmi?lerdir.
Bruinessenin kitab?nda yer verdi?i Kürdistan haritas?
Günümüzde, Kürdistan co?rafyas?, Irak, Suriye, Türkiye ve ?ran aras?nda dört parçal? bir yap?ya bölünmü?tür. Kürtlerin nüfusu konusu da tart??mal?d?r. 1955 y?l?nda yap?lan bir say?ma göre, bu co?rafyada yakla??k 24 milyon civar?nda Kürt bulunmaktad?r. Bruinessene göre, 1975 y?l?nda bir hesaplama yap?ld???nda, Türkiyedeki Kürt say?s? 7,5 milyon civar?ndad?r. Ayn? y?l Iraka bak?ld???nda ise, 3,1 milyon civar?nda Kürt nüfusun varl???ndan söz edilebilir. Yine 1975 y?l? verilerine göre ?rana bak?ld???nda, toplam 5,8 milyon Kürt kökenli ki?inin varl???ndan söz edilebilir. 1975 y?l?nda Suriyede ise, Bruinessen, 600.000 civar?nda Kürt nüfusun oldu?unu iddia etmektedir.
Yayg?n kan?n?n aksine, Kürtler, göçebe bir millet de?ildir. Esasen tar?mla u?ra?an Kürtler, hayvanc?l?k da yak?ndan ilgilenirler. Da?l?k bölgelerde köylüler i?ledikleri topraklara kendileri sahipken, oval?k bölgelerdeki Kürtler ço?u kez ?ehirde oturan a?alar?n?n mülkiyetindeki topraklarda çal???rlar. Kürtler, göçebe bir millet olmamas?na kar??n, mevsimlik göç baz? Kürt gruplar aras?nda yayg?nd?r. Bunlar, yaz?n bo?ucu s?caklarda zozan ya da kuhistan ad? verilen yaylalara göçerler. Kürt gruplar aras?nda di?er yayg?n ekonomik faaliyet ise eli?leri ve ticarettir. Uluslararas? ticaretin geli?mesi nedeniyle zanaat eski önemini kaybetse de, Kürtler aras?nda hala eli?leri yap?p satarak ya da ticaretle geçinen çoktur. Kürdistan?n azgeli?mi? bir bölge olmas?, birincil kimliklerin sosyal hayatta etkili rol oynamas?nda en önemli faktördür. Ancak Kürt bölgeleri ve ?ehirleri h?zla geli?mekte ve büyümektedir. Dolay?s?yla, bu gibi kimliklerin gelecekte daha az etkili olacaklar? dü?ünülebilir.
Yayg?n kan?n?n aksine, Kürtler, göçebe bir millet de?ildir. Esasen tar?mla u?ra?an Kürtler, hayvanc?l?k da yak?ndan ilgilenirler. Da?l?k bölgelerde köylüler i?ledikleri topraklara kendileri sahipken, oval?k bölgelerdeki Kürtler ço?u kez ?ehirde oturan a?alar?n?n mülkiyetindeki topraklarda çal???rlar. Kürtler, göçebe bir millet olmamas?na kar??n, mevsimlik göç baz? Kürt gruplar aras?nda yayg?nd?r. Bunlar, yaz?n bo?ucu s?caklarda zozan ya da kuhistan ad? verilen yaylalara göçerler. Kürt gruplar aras?nda di?er yayg?n ekonomik faaliyet ise eli?leri ve ticarettir. Uluslararas? ticaretin geli?mesi nedeniyle zanaat eski önemini kaybetse de, Kürtler aras?nda hala eli?leri yap?p satarak ya da ticaretle geçinen çoktur. Kürdistan?n azgeli?mi? bir bölge olmas?, birincil kimliklerin sosyal hayatta etkili rol oynamas?nda en önemli faktördür. Ancak Kürt bölgeleri ve ?ehirleri h?zla geli?mekte ve büyümektedir. Dolay?s?yla, bu gibi kimliklerin gelecekte daha az etkili olacaklar? dü?ünülebilir.
Kürtçe, ?ran dillerinin kuzeybat? ya da güneybat? grubundand?r ve birçok de?i?ik lehçeye ayr?l?r. Bu lehçeler de, birbirlerini az anlayan ya da hiç anlamayan gruplara ayr?l?rlar. Bu lehçeler, sadece kelime ve telaffuz ba?lam?nda de?il, gramer aç?s?ndan da ciddi farkl?l?klar gösterir. Kürtçenin 3 temel lehçesi ?unlard?r:
- Kuzey ve kuzeybat? lehçelerine genel olarak K?rmançi ad? verilir. Ancak güneydeki baz? Kürt gruplar da, lehçeleri farkl? olmalar?na kar??n, konu?tuklar? dil için K?rmançi veya Kurmançi ad?n? kullan?rlar.
- Güney lehçelerine genelde Sorani ad? verilir. Mukti, Süleymaniye ve di?er birçok lehçe de bu gruba dâhildir.
- Farsçaya daha yak?n olan Sine?i (Sanandaji), Kerman?ahi ve Leki gibi güneydo?u lehçeleri, Kürtçe lehçeleri aras?nda üçüncü grubu olu?turur.
Kürtlerin ço?unlu?u Ortodoks Sünnidir ve ?afi mezhebinin takipçileridir. Böylelikle, Hanefi-Sünni olan Türkler, Hanefi-Sünni veya ?ii olan Araplar, ?ii olan Azeri Türkleri, ?ranl?lar ve Lurlardan ayr?l?rlar. Ancak Kürtlerin tamam? Sünni-?afi de?ildir. ?randan etkilenen ?ii Kürtler, uzun y?llar boyunca Sünni Kürtlerden uzak durmu?, ama 1960 ve 1970lerden itibaren milliyetçilikten onlar da etkilenmeye ba?lam??lard?r. Din, Kürtler için çok önemli olmas?na kar??n, tek ba??na belirleyici bir faktör de?ildir. Ayr?ca Alevi Kürtler de vard?r. Birçok Alevi Kürt Zazaca konu?mas?na kar??n (Dersim bölgesi), K?rmançi konu?an Alevi Kürtler de vard?r. Türkiyedeki Aleviler ise çok büyük oranda Türk kökenlidir. Ehl-i Hakç?lar veya Iraktaki ad?yla Kakai gruplar? ve Yezidiler (Ezidiler), di?er farkl? Kürt inanç gruplar?d?r. H?ristiyanl?k inanc?n? benimseyen birçok Kürt de son y?llarda ortaya ç?kmaktad?r. Tarihsel olarak Kürtlerle Do?u Anadoluda birlikte ya?ayan Süryaniler, Nasturiler ve Ermeniler, baz? Kürtlerin H?ristiyanl??a geçi?inde etkili olmu? etnik gruplard?r. Ayr?ca Avrupal? misyonerlerin çal??malar? da, baz? Kürtlerin H?ristiyanl??a ihtida etmesinde geçmi?te epey etkili olmu?tur.
Kitab?n birinci bölümünde yer alan sonraki pasajlar, Kürt milli hareketinin geli?imini ve Irak, ?ran ve Türkiye Kürtlerinin güncel durumunu siyasal olarak analiz etmektedir. Bruinessen, her ne kadar kitab?n?n ana konusu bu olmasa da, bu konular? da oldukça dikkatli ?ekilde analiz etmi?tir. Bu ba?lamda, ?ran ?slam Devrimi, Saddam Hüseyin iktidar?, Irak-?ran Sava?? ve Türkiyenin Kürt Sorunu konusunda demokratikle?meye ba?lamas? yazar?n inceledi?i konular aras?ndad?r.
Kitab?n birinci bölümünde yer alan sonraki pasajlar, Kürt milli hareketinin geli?imini ve Irak, ?ran ve Türkiye Kürtlerinin güncel durumunu siyasal olarak analiz etmektedir. Bruinessen, her ne kadar kitab?n?n ana konusu bu olmasa da, bu konular? da oldukça dikkatli ?ekilde analiz etmi?tir. Bu ba?lamda, ?ran ?slam Devrimi, Saddam Hüseyin iktidar?, Irak-?ran Sava?? ve Türkiyenin Kürt Sorunu konusunda demokratikle?meye ba?lamas? yazar?n inceledi?i konular aras?ndad?r.
Kitab?n ikinci bölümü, A?iretler, a?iret reisleri ve a?iretsiz gruplar olarak adland?r?lm??t?r. Bu bölüm, ad? üzerinde Kürt a?iretlerini ve a?iretlerin etkilerini analiz eden önemli bir bölümdür ve büyük ölçüde Bruinessenin 1974-1976 y?llar? aras?nda Kürtlerle beraber ya?ad??? dönemde yapt??? gözlemlere dayanmaktad?r. Kürt a?iretleri, gerçek ya da gerçek oldu?u varsay?lan ortak bir ataya dayanan ve akrabal?k temelinde örgütlenmi?, genellikle toprak bütünlü?ü de olan (dolay?s?yla ekonomik) kendine özgü bir içyap?ya sahip sosyo-politik bir birimdir. A?iretler, kendi içlerinde de alt-a?iretlere bölünmü?lerdir. Bu alt gruplar da, klan, sülale ve benzeri daha küçük birimlere ayr?l?r. Örgütlenmenin en alt düzeyinde haneler yer al?r. Reisleri ayn? babadan, büyükbabadan ya da atadan gelen haneler, kendilerini di?erlerinden farkl? görürler; belirli durumlarda kendilerini ötekilerden ay?rarak, birlikte hareket ederler. Antropolojik terminolojide, bu tip gruplara sülale ad? verilir. Kürtler, soya?açlar?n? titizlikle ak?lda tutmazlar. Bir sülaleye gösterilen politik sadakat, akrabal?ktan daha önemlidir. Kürt aileleri, genellikle birkaç akrabay? da içeren çekirdek aile biçimindedir. Ailelerde ataerkil bir yan bulunur ve kararlar daha çok baba ve erkek çocuklar taraf?ndan verilir. Toprak mülkiyeti, Kürt feodalizminin ana unsurudur. Geleneksel olarak her a?iret, belirli bir toprak parças? ile birlikte dü?ünülür ya da bunun tersi, her toprak parças? bir a?iretle özde?le?tirilir. Herhangi bir yöre, orada ya?ayan a?iretin ismiyle an?l?r; örne?in, Kuzeydo?u Suriyedeli Elikan, hem bir bölgenin, hem de bir a?iretin ad?d?r. Köyler, a?iret sisteminde bir di?er önemli birimdir. Hükümetler, Kürt a?iretleriyle temas ederken köyleri temel al?rlar. Cuma namaz? ve ya?mur duas? gibi ortak yap?lan dini ritüeller, köy dayan??mas?n? güçlendirir. Küçük köyler, genelde tek bir sülaleden meydana gelir.
Kuran, Tevrattaki göze göz, di?e di? kural?n? yineler. Kürtler, genel itibariyle Müslüman olduklar? için, ?iddet olgusu hayatlar?n?n bir parças?d?r. A?iretler aras?nda geli?en kan davalar? ve bu nedenle yap?lan katliamlar ve i?lenen cinayetler, Kürt tarihinde s?kl?kla görülür. Bruinessenin gözlemlerine göre, Güney Kürdistanda bu durum daha seyrek görülür. Devlet kontrolünün zay?f ya da rü?vetin yayg?n oldu?u Türkiyenin da?l?k güneydo?u bölgesinde de bu tür davalar halen sürmektedir. Kan davalar?, kendili?inden bar??ç?l bir yolla son bulmaz ve genellikle bir arabulucunun devreye girmesiyle çözülür. Bu tür görevleri a?iret reisleri üstlenirler. Ancak bunu yapmalar? da kolay de?ildir; çünkü her iki taraf?n da güvendi?i sevilen ve say?lan kimseler olmalar? gerekir. Kürtlerin bir atasözü ?öyledir; A?iret reisi boldur, ancak di?er a?iret reislerine sözünü geçirecek reis nadir bulunur. Bu nedenle, a?iret reisleri yetersiz kald?klar?nda, bu tür davalar?n çözümünde Kürtlerin dindar veya Müslüman olmasalar bile daima sayg? gösterdikleri ?eyhler devreye girerler. ?eyhler, Kürtler için dünyevi ç?karlar?n ötesinde Allaha hizmet eden, dolay?s?yla sayg?n kabul edilen ki?ilerdir. ?eyhler, bu tarz kan davalar?n? bitirebilmeleri sayesinde sayg?nl?k ve siyasi güç de kazanm??lard?r. Türkiye Cumhuriyeti devleti ise, 1920ler ve 1930larda kat? devrimlerle laikle?me reformlar?n? Kürtlere empoze etmi?; ancak bu durum ne kan davalar?n?, ne de Kürt milliyetçili?ini bast?rabilmi?tir. Bu nedenle, ilginç bir ?ekilde, Kürtlerin ya?ad?klar? yerler aras?nda daha bar??ç?l ve huzurlu olanlar, ?eyhlerin daha etkin oldu?u bölgelerdir. 1970ler ve 1980lerde Kürtler aras?nda seküler ideolojiler olan solculuk ve milliyetçili?in güçlenmesiyle, a?iret ahlak? sorgulanmaya ve ele?tirilmeye ba?lanm??t?r. Buna kar??n, bugün bile Kürtler aras?nda kan davalar? ve a?iret ahlak? yayg?nd?r.
Kürt aile yap?s?nda endogami (içten evlilik) oldukça yayg?nd?r. Böyle durumlarda, genellikle amca k?z? ilk tercihtir. Ba?l?k paras? gelene?i de Kürtler aras?nda yayg?nd?r. Bu tarz aile içi evlilikler, sülaleler aras?ndaki akrabal?k ili?kilerini güçlendirirken, miras?n da korunmas?n? sa?lar. Bu tarz evlilikler, Bruinessen bu konuda bir istatistiki veri sunamasa da, gözlemlerine göre oldukça yayg?nd?r ve toplumda da kabul görmektedir. A?iretler aras? çat??malar da zaman zaman Kürtler aras?nda gözlemlenir ve sonuçlar? trajik olur. A?iret reisleri, mezin (büyük adam) ya da makul (ak?ll? adam) gibi s?fatlarla an?l?rlar. Kürtlerin misafirperverli?i de me?hurdur. A?alar?n ve a?iret reislerinin misafirperver ve cömert olmas? beklenir. Cimri bir a?a, genelde toplum taraf?ndan sevilmez ve siyasi deste?i de zay?f kal?r. Misafirler, mevanhane, divanhane veya odaye gund denilen yerlerde a??rlan?r. Bu tarz yerler, genelde hal? ve minderlerle dö?elidir. Daima dikdörtgen biçiminde olan bu yerlerin giri?i alçak kö?eden olur. A?a veya reis, yüksek tarafta oturur. Sayg?n ya?l?lar ve önemli misafirler a?an?n yan?nda yer al?r. Konumu a?a??da olanlar ve gençler ise kap? a?z?nda ayakta dururlar. Bunlar, Kürt feodalizminin ve halk aras?ndaki hiyerar?inin somut göstergeleridir. Divan?n alçak taraf?nda, gelecek misafirlere sunulmak için daima ya bir semaverde çay ya da mangal üstünde kahve bulunur. ?kram, a?a taraf?ndan gönderilen kahveci taraf?ndan yap?l?r. Sigara sarmak için tütüncüler, yemek haz?rlayan u?aklar ve misafirlerin yataklar?n? haz?rlayan hizmetkârlar da görev yaparlar. Fakat genelde, tüm bu görevleri kahveci yapar. Kürtlerde a?aya haraç verme âdeti de yayg?nd?r. Misafirlerin a??rlanmas? ve di?er masraflar için, a?a, genellikle köylülerden bir miktar katk? al?r. Ço?unlukla bu miktar ürünün yüzde 10udur. E?er köylülerin büyük sürüleri varsa, her 40 koyun ya da keçiden birisi a?aya verilir.
Kitab?n A?iretler ve devlet ba?l?kl? üçüncü bölümü, Kürt a?iretlerinin devletlerle ili?kilerini analiz etmeye çal??maktad?r. Ortado?unun Kürt a?iretleri, binlerce y?ldan beri geli?kin, güçlü devletlerin periferisinde ya?ad?lar. Hem bu devletlerin etkisi alt?nda kald?lar, hem de onlar üzerinde etkili oldular. Hatta bazen, siyasal zay?flama dönemlerinde bir devletin a?iret federasyonlar? taraf?ndan fethedildi?i de olmu?tur. A?iret kökenli hanedanlarca yönetilmi? Ortado?u devletlerinin say?s? az de?ildir. Özellikle Türk a?iretleri, birçok devlette seçkin bir zümre durumuna gelmi?lerdir. Kürt a?iretleri de zaman zaman bu konuma gelebildiler. Örne?in, Bat?l?lar?n Saladin ad?yla tan?d?klar? Selahattin Eyyübi, Haçl?lara kar?? Türk ve Kürt sava?ç?lara komuta etmi? bir Kürt a?iret reisi ve askeri önderdi. Ço?u Kürt kabilesi, genellikle büyük devletlere ba?l?, ama onlar?n çevresinde yer alm?? ve bir ölçüde siyasal ba??ms?zl??a sahip olmu?lard?r. Bu konuda, merkez-çevre (periferi) ili?kilerini bir sarkaç hareketine benzetebiliriz. Kürt a?iretlerinde, merkezi devlet zay?flad???nda özerklik artm?? (vergi ödemeleri aksam??, askeri katk?dan kaç?n?lm??), merkezi devlet güçlendi?inde ise özerklik azalm??t?r. Merkezi otoritenin toparlanamamas? durumundaysa, yar? ba??ms?z reisliklerin ve ba??ms?z devletçiklerin kuruldu?u da görülmü?tür.
16. yüzy?l?n ilk yar?s?nda, güçlü bir Türk imparatorlu?u olan Osmanl?lar, Kürt mirlerini kendilerine çekerek, Kürdistan?n büyük bölümünü ilhak etmeyi ba?ard?lar. ?ran imparatorlu?unun da geli?mesiyle, bölgede bir istikrar dönemi ba?lad?. Osmanl?lar, üç gelene?in mirasç?s?yd?; Türk gelenekleri, ?slam dininin emirleri ve ba?ta Bizans olmak üzere fethedilen devletler ve halklardan edinilen baz? adetler. Osmanl? yönetiminde, iç içe geçmi? iki yönetim a?? bulunuyordu. Her ikisinin görevlileri de Sultan taraf?ndan atan?rd?. Her yöre, bir askeri komutan olan beyin yönetimindeydi, kad? da yarg? i?lerinden sorumluydu. Kad?nlar?n hem dinsel hukuk olan ?eriat?, hem de Sultanlar?n ç?kard??? pratik hukuk kurallar?n? çok iyi bilmesi gerekiyordu. Ayr?ca her yörede müftü denilen hukuk uzmanlar? vard?. Fetva ç?kar?lmas?, Sünni ?slam prati?inde hukuksal yeniliklerin tek yoluydu. Birkaç Sancakbeyinin üstünde, daha sonra Vali ad?n? alacak olan bir Beylerbeyi bulunurdu. Sancaklar? içine alan bu yönetim birimine beylerbeylik ya da eyalet denmekteydi. Ba?lang?çta, Osmanl? Ordusu, sipahi denilen a?iret atl?lar?ndan olu?uyordu. Bunlara derebeyi denmesinin sebebi, gördükleri askeri hizmete kar??l?k olarak kendilerine t?mar sistemi gere?ince toprak ba???lanmas?yd?. T?mar sistemi, Avrupa feodalizminden merkezi denetimin daha fazla olmas?, t?mar sahiplerinin feodal lordlara k?yasla köylü üzerindeki yarg? ve yürütme yetkilerinin çok s?n?rl? olmas? ve efendi kimliklerinin olmamas? ba?lam?nda farkl?d?r. Bu anlamda, Osmanl?da daha devletçi bir sistem ve güçlü bir merkezi otorite vard?r. Yine de, Bruinessene göre bu farkl?l??? abartmamak gerekir. Çünkü merkezi devlet zay?flad???nda, kolayl?kla t?mar sistemi de pratikte Avrupa feodalizmi gibi i?lemi?tir. Bunun d???nda, topra??n salt kullan?m hakk?n?n verilmesi ve özel mülkiyete izin verilmemesi as?l temel farkl?l?kt?r.
1514-1517 y?llar? aras?nda Osmanl?ya kat?lan Kürdistan topraklar?, üç yeni eyalete ayr?lm??t?: Diyarbak?r (Kuzey Kürdistan?n Van Gölünün bat?s?ndaki bölümü), Rakka (Urfa ve Suriyedeki Rakka vilayeti) ve Musul (Kuzey Irak). Bunlar aras?nda ilk idari örgütlenme Diyarbak?rda uyguland?. Bu idari yap?y? kurmakla görevlendirilen ?dris-i Bitlisi (?dris Bitlisi), Kürdistan?n eski yönetici ailelerini önemli mevkilere getirdi. Böylece, bu ailelerin durumu daha da sa?lam hale geldi. Ula??lmas? zor olan baz? bölgeler, Osmanl? yönetimince tamamen özerk b?rak?ld?. Kürt hükümeti denilen özerk yöreler, merkezi hazineye vergi vermek ya da sipahi ordusunda askeri hizmet görmek zorunda de?ildi; topraklar? da t?mar veya zeamet haline getirilemiyordu. Buralar?n yöneticilerini halk kendisi seçiyordu. Eyaletin di?er bölgeleri ise 20 sanca?a bölünmü?tü. Merkezi hükümetin bu sancaklara müdahale hakk? vard?. Her görevli Beylerbeyi taraf?ndan atan?yor, lakin resmi görevlere yaln?zca yönetici ailelerin üyeleri seçilebiliyordu. Kürt bölgelerinde, Osmanl? döneminde de çe?itli ayaklanmalar ya?and?. Örne?in, 1655te Bitlis miri Abdal Han, merkezi otoriteye kar?? ayakland?. Ancak Vali güçlü bir ordu ile üzerine gelince, kaçmak zorunda kald?. Abdal Han?n mal varl???na el koyan Vali, Bitlis halk?n?n iste?iyle yerine o?lu Ziyeddini atamaya raz? oldu. Di?er sancaklar gibi Kürt sancaklar?nda da t?mar ve zeametler bulunuyordu; bunlara sahip olan sipahilerin yükümlülükleri de di?erlerininkinden farkl? de?ildi. Kürt hükümetlerinin ise t?mar ve zeametleri yoktu, Beylerbeyi ordusuna düzenli bir destek de vermiyorlard?.
Kitab?n ?eyhler: Dervi?ler, evliyalar ve politikac?lar ba?l?kl? dördüncü bölümü, kitab?n inceledi?i bir di?er önemli konu olan ve Kürt halk?nda derin etkileri/izleri bulunan ?eyhler ve Dervi?ler hakk?ndad?r. Bruinessene göre; bu yüzy?l?n en önemli Kürt lideri olan Molla Mustafa Barzani, gücünü büyük ölçüde hem kendisinin, hem de atalar?n?n kulland??? siyasi ve dini yetkileri ayn? merkezde/ki?ide toplayabilme yetisinden alm??t?r. Hatta ayn? ?ey, rakibi Celal Talabani için de k?smen geçerlidir. ?iili?in aksine, Sünni ?slamda bir din adamlar? hiyerar?isi yoktur; dolay?s?yla, ?randaki gibi yüksek dereceli din adamlar?n?n tanzim etti?i bir siyasal faaliyet alan? yoktur. Buna kar??n, Molla (Kürtçe mela), ?eyh ve Dervi? gibi ?slam dinini iyi bilen ki?iler, toplumda uyand?rd?klar? büyük sayg? nedeniyle siyasal kararlara yön verebilme ve topluma önderlik edebilme yetisine sahip olmu?lard?r. Ortado?uda birçok halkta görülen bu özellik, Kürtler aras?nda da fazlas?yla yayg?nd?r. Tarikatlar ve cemaatler, fakir Kürt halk?n? bir araya getiren ve onlara kol-kanat geren önemli sosyal yap?lard?r. ?slam mistisizmini yans?tan Sufi tarikatlar? da, Kadiri tarikat? örne?indeki gibi, toplumdan büyük destek görebiliyordu.
1800lere gelindi?inde, Kürdistanda eskiden beri süregelen iki ?eyh sülalesi vard? ve bunlar?n her ikisi de Kadiri tarikat?na ba?l?yd?. Bunlar; Berzenci ve Sadate Nehri sülaleleriydi. Bu sülaleleri di?erlerinden ay?ran 3 temel faktör vard?: soylar?, Kürtler taraf?ndan kutsal kabul edilen Abdül Kadire dayan?yordu, uluslararas? düzeyde âlim kabul edilen ve Mekke ve Medineye yerle?en mensuplar? vard? ve o dönemde Kürdistandaki tek dervi? tarikat?n? bu aileler yönetiyorlard?. Kökeni Orta Asyaya kadar uzanan Nak?ibendi tarikat? da, Kürt sosyolojisini anlamada çok önemli bir konudur. Nak?iler, baz? aç?lardan di?er tarikatlardan farkl? olmu?lard?r. ?lk olarak, Nak?iler, Kadiriler ve di?er tarikatlara k?yasla daha etkin ve özerk büyümeyi te?vik ederek örgütlenmi?lerdir. Kendi ?eyh ve Halifelerini atayabilmeleri, Nak?ileri daha yayg?n ve örgütlü bir grup haline getirmi?tir. ?kinci olarak, bu tarikatlar?n ibadet ve ritüelleri oldukça farkl?la??r. Kadiriler, zikir ortam?nda vecd halini te?vik eden ve çok sesli, ba??r?? ve ç??l?kl? ve hatta zaman zaman kendilerini yaralamay? içeren farkl? bir dini ayin formasyonuna sahiptir. Zaman zaman ?i? ve k?l?ç da bu gibi ayinlerde kullan?labilmektedir. Nak?i ayinlerinde ise, sessizlik önemlidir ve vecde gelmek özendirilmez.
Kürdistanda, geleneksel olarak ?eyhlerin birçok yetkisi vard?r. Bir ?eyh, isterse müridleri aras?ndan en çal??kan ve kendisine en ba?l? olan? Halifesi olarak, tarikat?n gücünü yaymas? için ba?ka bölgelere gönderebilir. Halife olabilmek için, belli bir dereceye kadar dini e?itim görmü? olmak ve dünyadan elini ete?ini çekerek, sadece ibadetle, tefekkürle, oruç tutarak ve ak?amlar? çok az yemek yiyerek 40 gün süren çile ve halvet dönemini geçirmi? olmak gerekir. Kadirilerde bu gelenek yoktur, ama Nak?ilerde s?kl?kla görülür. Mür?idlerinin r?zas? olmadan kendisini ?eyh ilan eden Halife olaylar? da zaman zaman görülebilir. Barzanl? I. Abdülselam ve Hakka tarikat?ndan Hama Sur buna örneklerdir. Ancak bu örnekler istisnad?r. ?eyhler ve tarikatlar aras?nda rekabet de s?kl?kla rastlanan bir durumdur. ?eyhler, zaman içerisinde büyük bir ekonomik güce de ula?abilirler. Bir ?eyhin ekonomik gücü ile siyasi ve dini etkinli?i, genelde do?ru orant?l?d?r. Kürdistanda ?eyhler hala hesaba kat?lmas? gereken bir güç olu?tursalar da, asl?nda etkinlikleri geçen yüzy?l?n ortalar?ndan beri azalmaktad?r. 1925te Türkiyede tekke ve zaviyelerin kapat?lmas? ve ?eyhlerin takibata u?ramas? iddia edildi?i kadar kal?c? bir durum yaratmam?? olsa da, bu ülkede ?eyhlerin ve dini örgütlenmelerin belini önemli ölçüde k?rm??t?r. Atatürk döneminde yap?lan reform ve devrimler ve olu?turulan laik devrimci dalga öyle boyutlara ula?m??t?r ki, o dönemde ?ngiliz Konsolosu ?u gözlemleri yapm??t?r: Yozla?man?n, cehaletin ve bat?l itikad?n yata?? tekke ve zaviyeler kapat?lm??, ?eyhlik öyle bir biçimde ortadan kald?r?lm??t?r ki, ?eyh kelimesi hakaretamiz bir tabir haline gelmi?tir. Bu dönemde ya?anan ?eyh Said ?syan? sonras?nda birçok ?eyh idam edilmi?, baz?lar? da sürgüne gönderilmi?tir. Ancak tekkeler ve dini örgütlenmeler Türkiyede el alt?nda geli?meye devam ettiler ve 1980lerden itibaren etkileri siyaset sahnesinde de görülmeye ba?land?. Bu noktada, yazar, ?slamc? gelene?i canland?ran Nurcu hareketine dikkat çekmektedir. Kurucusu Said Nursinin Risale-i Nur adl? kapsaml? eserine atfen bu ismi alan hareket, Kürt bölgelerinde de çok etkin ve güçlü bir örgütlenmedir. Nurcu hareketi, Nursinin yaz?lar?n? ço?altmaya ve toplu olarak okumaya ba?layan gruplar halinde yay?ld? ve geli?ti. Yava? yava? tüm ülkede bir Nurcu a?? kuruldu. Demokrat Parti ve Ba?bakan Adnan Menderesin verdi?i destek sayesinde, Nurcular, Türkiyede sayg?n ve güçlü bir grup haline gelmeye ba?lad?lar. Tüm Türkiyede var olmas?na kar??n, bu hareket, özellikle Kürtler aras?nda daha güçlü gibi gözüküyor. Türkiyede, Bruinessenin tahminlerine göre 1 milyonun üzerinde Nurcu bulunmaktad?r.
Kitab?n ?eyh Said isyan? ba?l?kl? be?inci bölümü, ?eyh Said ?syan?n? enine boyuna inceleyen önemli bir tarih ara?t?rmas?ndan olu?maktad?r. Bu bölümde, bu olay d???nda Kürt milliyetçili?inin do?u?u, geli?mesi ve bu süreçte ya?an?lan di?er önemli olaylar da incelenmi?tir. Bu konuyla alakal? merak edilen bir husus olan ?ngiliz deste?i hakk?nda, Bruinessen, Üçüncü Enternasyonelin de kabul etti?i ayaklanmada ?ngiliz parma?? vard?r tezine kar?? ç?kmaktad?r. ?uras? bir gerçektir ki, Kürtler, Türk hükümetine kar?? zaman zaman ?ngilizlerden yard?m istemi?lerdir. Ancak Türkler, ayaklanmay? bir ?ngiliz oyunu gösteren tezlerine hiçbir zaman somut kan?t sunamam??lard?r. Yaln?zca, Templeton adl? bir ?ngiliz ajan?ndan ve onun Seyyid Abdülkadir ile olan uyumlu çal??malar?ndan söz edilmi?tir. Ancak ?ngilizler, eskiden ?ngiliz polis te?kilat?nda çal??m?? bu ki?iyi Türk ajan? olarak de?erlendirmi? ve kendileriyle bir alakas?n?n olmad???n? iddia etmi?lerdir.